Türkiye her zaman enflasyon oranlarının dalgalı bir seyirde izlediği bir pazar olarak bilinmekle birlikte, pandemi sonrası dönemde artmış olan ekonomik belirsizlikle karşı karşıya kalmıştır. Bu şartlar altında ticari işletmeler, faaliyetlerini, yatırımlarını ve risk analizlerini yeniden düzenlemeye yönelmişlerdir. Bu bağlamda, sözleşmeler ile sağlanmaya çalışılan menfaatler de önemli ölçüde değişmiştir. Günümüzde işletmeler, mevcut piyasa koşullarına uyum sağlamak adına sözleşmelerini yeniden değerlendirmekte ve müzakere süreçlerinde yeni stratejiler geliştirmektedir.

Bu yazıda, belirsizlik dönemlerinde şirketlerin çıkarlarını korumak için başvurulan çeşitli yöntemler ele alınacaktır. Bu yöntemler arasında sözleşme sürelerinin yeniden düzenlenmesi, birleşme ve devralma işlemlerinin sözleşmelere etkisi ve üretim ile tedarik sözleşmelerinde tartışma konusu olan kritik maddeler değerlendirilecektir.

1. Sözleşme Sürelerinin Yeniden Düzenlenmesi

Günümüzde piyasa koşulların hızla değişmesi, tarafları uzun vadeli taahhütlerden kaçınmaya yönlendirmektedir. Örneğin; belirli bir süreli olarak düzenlenmiş bir sözleşmenin, taraflarca aksi belirtilmedikçe otomatik olarak yenilenmesine, ticari ilişkinin devamlılığı açısından sıklıkla rastlanırken son zamanlarda bu tercihin azaldığını görüyoruz. Öyle ki, sözleşmenin uzun süreli olduğu durumda müzakerelerin “sebepsiz fesih hakkı” maddesinde yoğunlaştığını, buna izin verilmediği noktada da “haklı sebeple fesih” maddelerinin genişletildiğini gözlemliyoruz. Özetle, taraflar, ticari öngörülebilirliğin azaldığı bir ortamda esneklik sağlayacak hükümlere daha yakın durmaktadır.

2. Birleşme ve Devralma İşlemlerinin Sözleşmelere Etkisi

Küresel ekonomik koşulların zorluklarını yaşayan şirketlerin ekonomik olarak ayakta kalma ve büyüme stratejisi olarak önümüze çıkan birleşme ve devralma süreçlerinin sözleşmelere etkisine dikkat edilmesi gerekmektedir. Kimi zaman sözleşmenin bir tarafının gelecekte başka bir şirket tarafından devralınması veya başka bir şirket ile birleşmesi, mevcut sözleşmenin devam etmesini etkilemeyecek bir sebep olarak düzenlenmek istenirken kimi zaman bir fesih sebebi olarak düzenlenebilmektedir. Bazı durumlarda, devralınacak veya birleşilecek şirketin finansal değerini belirleyen unsurlar arasında yer alan mevcut sözleşmelerin korunması, ticari ilişkilerin sürdürülebilirliği açısından kritik önem taşımaktadır. Örneğin; bir devir süreci içine girmeyi planlayan taraf, devir sonucunda sözleşmenin devamı 

için karşı taraf onaylarına gerek duyulmadan hareket etmek isterken sözleşmenin diğer tarafı devrin kendisine etkisini değerlendirmek isteyebilmektedir. Bu tartışmalar sırasında her iki tarafın ihtiyaçlarını gözeterek müzakereyi yönetmek ve yaratıcı çözümler sunabilmek önemli hale gelmektedir.

3. Üretim ve Tedarik Sözleşmelerindeki Düzenlemeler

Ekonomik olarak belirsizliğin hakim olduğu bu dönemlerde, sözleşmelerdeki alım taahhütleri uzun süren müzakerelere neden olabilmektedir. Örneğin; fason üretim ve tedarik sözleşmelerinin yapısı gereği üretici taraf uzun süreli ve yüksek miktarlı kesin alım taahhütleri talep ederken alıcı tarafın bu süre ve miktar koşullarında indirim yoluna gitmeye çalıştığı, hatta kesin alım taahhüdü vermekten kaçındığı gözlemlenmektedir. Öyle ki, bu zamana kadar kesin alım taahhüdü olmadan ilerlemeyen üretici şirketler, alıcı tarafından gelen daraltıcı talepleri kısmen veya tamamen kabul eder hale gelmiştir. Bir diğer ifadeyle, faaliyetlerine devam edebilmek için üretim ilişkisi içine girmek isteyen fason üreticiler – bir noktada mevcut ekonomik koşulların belirsizliğini mazur görerek - alıcı tarafın taleplerini belli ölçüde kabul etmek durumunda kalmaktadır. Ayrıca, kalite kontrol süreçlerinin sözleşmelerde daha detaylı düzenlenmesi, üretim maliyetlerini düşürme çabası içinde olan üreticilerin alt yüklenicilerle çalışma isteği nedeniyle artan kalite ve güvenlik risklerini minimize etmek için önem kazanmaktadır.

Değerlendirme

Günümüzde işletmelerin çıkarlarını korumak ve riskleri minimize etmek için ticari ilişki özelinde yaratıcı stratejiler geliştirmek kritik hale gelmiştir. Bu süreçlerde, hukuk danışmanlarının rolü, işletmeleri üstlendikleri yükümlülükler ve karşılaşabilecekleri riskler konusunda bilgilendirmek ve işletmelerin ihtiyaçlarına uygun pratik çözümler sunmaktır.

Bu bilgi notu, yüksek enflasyon ve belirsizlik dönemlerinde sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi ve müzakere edilmesi konusuna genel bir bakış sunmayı amaçlamaktadır. Sözleşmelerin özgün yapısı gereği, her bir sözleşme ilişkisi, kendi dinamikleri ve riskleri çerçevesinde ele alınmalı, bu doğrultuda özgün stratejiler geliştirilmelidir.